Getting your Trinity Audio player ready... |
Yıl 1944. İkinci dünya Savaşı’nın dünyayı kasıp kavurduğu, binlerce insanın öldüğü günler. Bursa Lisesi öğretmenler odası. Öğretmenler, İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’nin katılmamasını tartışıyorlar. Öğretmenlerin bir kısmı, Almanya’nın başını çektiği ülkeler İkinci Dünya Savaşı’nı kazanır. Türkiye Almanya’nın safında savaşa katılsa savaş sonrası Savaşın ganimetlerin yararlanır diyorlar. Diğer bir grup öğretmen, savaşı İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya’nın başını çektiği ülkeler savaşı kazanır. Türkiye bu ülkelerin safında savaşa katılsa, savaş sonrası Savaşın ganimetlerin yararlanır diyorlar. Bu tartışmalar sırasında çaycı Mehmet Efendi, öğretmenler odasına girer. Çay servisini yapar. Öğretmenleri tartışmalarını dinleyen çaycı Mehmet Efendi “öğretmelere bir dakika öğretmenlerim. Almanya savaşta bedel ödeyecek. Savaş sonrası kazandığı savaşın ganimetlerini Türkiye ile paylaşacak. Böyle bir şey olmaz. Savaşı kazanan, savaşın ganimetlerini kimse ile paylaşmaz der.
İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya savaşı kazanacak savaş sonrası ganimetlerini Türkiye ile paylaşacak. Böyle bir şey olmaz. Savaşı kazanan, savaşın ganimetlerini kimse ile paylaşmaz der.”
Bu cevap üzerine tarih öğretmeni öğretmenlere, Anadolu insan ilim sahibi değildir ancak irfan sahibidir. İşte size irfan sahibi halkın görüşü ve cevabı der.
İlim sahibi olmayan Anadolu halkının, sorunları ve olayları irfan süzgecinden geçirerek, yanlışa karşı çıktığına, doğru olanı yaptığına yönelik, yazılmış yüzlerce kitap ve makale var.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi, 2000 ve 2001 ekonomik krizleri sonrası yoksullaşan, işini ve aşını kaybeden halka, “Ben yırtık ayakkabı giyerek okula gittim. Okulda simit ve kart postal satarak harçlığımı kazandım ve okudum. Yoksul yoksulun halinden anlar. İktidar olmak, 3Y diye tarif ettiği YOKSULLUĞU, YOLSUZLUĞU VE YASAKLARI kaldırmak istiyorum” dedi.
Halk Erdoğan’a inandı. AKP’ye oy verdi. Seçimlerde AKP tek başına iktidara geldi. Başbakanlık koltuğuna oturan Erdoğan, Çankaya’daki başbakanlık konutuna taşınmadı. Ben halktan birisiyim halk gibi yaşarım dedi. Keçiören Subay Evlerinde bir apartmanda daire kiraladı. Bu konuta taşındı. 2003-2014 arasında bu konutta oturdu.
14 Kasım 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cumhurbaşkanı seçildi. 1923-2014 arasında Cumhurbaşkanlığı yapanların ikamet ettikleri Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı köşküne taşınmadı. Atatürk’ün parasıyla aldığı, Türk halkına bağışladığı, Atatürk Orman Çiftliği’nde hukuksuz ve ruhsatsız olarak 1300 odalı bir saray yaptırdı. Bu saraya taşındı. Şu anda bu sarayda oturan Erdoğan’a, 2500 personel hizmet ediyor. Halkın verdiği vergilerle alınan 15 Uçak, 350 binek aracı hizmet ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sarayda lüks ve şatafat içinde yaşıyor.
Yurt içinde ve yurt dışında yayınlanan gazetelerde ve dergilerde yayınlanan, Erdoğan’ın tekzip etmediği haberlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en zengin başkanıdır.
Yırtık ayakkabı giyerek okula gittim, Simit ve kartpostal satarak harçlığımı kazandım. Yoksul yoksulun halinden anlar diyerek, yoksulluğu yok etme sözünü vererek yoksulların oyunu alıp iktidar olan Erdoğan, dünyanın en zengin başkanı olup, lüks ve şatafat içinde yaşarken, Erdoğan’a oy veren yoksullar, AKP iktidarında Erdoğan’ın yönetiminde işlerini ve aşlarını kaybettiler. Hem kendileri daha da yoksullaştılar. Hem de ülke yoksullaştı ve geriledi.
2001-2018 arasında AKP oy veren, iktidara yapan, ilim sahibi olmayan ancak irfan sahibi olan, Anadolu insanına sesleniyorum.
Söyledikleri ile yaptıkları aynı olmayan.
Halkı aldatan.
Kendisi zenginleşirken halkı yoksullaştıran,
Erdoğan’ın peşinde koşmaya ve oy vermeye devam edecek misiniz?