Cumhuriyet’in salgınla savaşı

Getting your Trinity Audio player ready...

Atatürk, sağlık alanındaki bu çok önemli Cumhuriyet hamlesini döneminin Sağlık Bakanı ve Hıfzıssıhha’nın kurucusu Dr. Refik Saydam ile gerçekleştirmiştir.

Kuruluşta Türkiye Cumhuriyeti kendi deyimi ile fakrı zaruret içindeydi; verem, sıtma, tifüs, trahom, su ve besinlerle bulaşan hastalıklar, ülkemizi kasıp kavuruyordu.

Kuruluşta Mustafa Kemal Atatürk’ü çok iyi anlayan iki teknik adam vardı yanında. Bunlardan biri Hasan Ali Yücel,Milli Eğitim Bakanı olmuş ve tarihimizin en iyi eğitim projesi olan Köy Enstitülerini kurmuştu. Bir diğeri ise Dr. Refik Saydam’dı ve 1923- 1939 yılları arasındaki döneminde Sağlık Bakanlığı yapmıştı.

Dr. Refik Saydam Cumhuriyetin ilk Sağlık Bakanı olarak Atatürk döneminin tamamında bu görevi sürdürmüş ve hatta 1939-1942 yilları arasında TÜrkiye Cumhuriyeti’nin 4. Başbakanı olmuştu. İstanbul’un besin sorununu inceleme gezisinde Pera Palas’ın mütevazi odasında 8 Temmuz 1942’de vefat edinceye kadar salgınla savaş konusunda, çoğu günümüze kadar işlevini sürdüren, çok önemli kurumsal yapıları kurmuş ve büyük başarılara imza atmıştı.

Sağlık Bakanı Refik Saydam döneminde halk sağlığına ve koruyucu hekimliğe yönelik çalışmalar yapmak üzere 27 Mayıs 1928 günü, resmî gazetede yayınlanan 1267 sayılı kanunla merkez Hıfzıssıhha’yı kurmuştu.

Verem Savaş Dispanserleri başta olmak üzere, sıtma, trahom ve frengi ile savaşta örnek başarı elde etti.

Hıfzıssıha Laboratuvarları’nda; difteri; menenjit, kızıl, tularemi, tetanoz, gazlı gangren, kuduz, akrep, serumlarıyla birlikte, tifo paratifo A ve B, dizanteri aglutinan serumları ve kan gruplarında özgül faktör serumları elde edilmekteydi.

Ülke ihtiyacını karşılayacak boyutta difteri, tetanoz, tifo, kolera, veba, menengokok, tifüs aşılarını hazırlamaktaydı. Çiçek bölümünde çiçek aşısı üretilmekte; Kuduz bölümünde, Semple ve F. Hokyes metotlarıyla kuduz, ayrıca BCG aşısını da yapmaktaydı. Antijen ve besi yerleri bölümünde, bütün besi yerleri, difteri, tetanoz anatoksinleri ile kızıl toksini, ayrıca tüberkülin hazırlanmakta ve Müessesenin genel sterilizasyon işlemi yapılmaktaydı ve 17 farklı tip aşı üretilip, 35 farklı formülde ülke istifadesine sunulmaktaydı. Üretilen kolera aşılarından bir bölümü, 1937 yılında Çin’deki kolera salgınına gönderilmişti.

Daha sonraki yıllarda da ülkemizin sağlıkta başarısı devam etmiş, 1948 Kahire kolera salgınına Kızılay aracılığıyla aşı gönderilmişti. 1953 yılında, BCG ve İnfluenza aşıları üretim laboratuvarları, (WHO) Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilip; örnek iki tesis olarak gösterilmişti.

Sonuçta sağlıkta; özellikle de salgın hastalıklarla mücadelede başarımız Türkiye Cumhuriyetini sağlam temeller üzerine kuran, sağlığı kuramsallaştıran ve akademikleştiren Mustafa Kemal Atatürk’ün Sağlık Bakanı Dr.Refik Saydam ile başlamış Dr. Nusret Fişek ve birçok bilim insanımızın katkılarıyla günümüze kadar devam etmiştir.

Salgın hastalıklarla savaşta başarı ”Halk Sağlığı”; “Toplum Hekimliği” yöntemi ile sağlanmaktadır. Türkiye’de Koruyucu Hekimliğin Kurucusu ve Mimarı ilk Sağlık Bakanımız Dr. Refik Saydam’ın savunduklarının haklılığını ve bu güne kadar yapılanların ne kadar önemli olduğunu bugün yaşadığımız COVİD-19 Pandemisi bir kez daha göstermiştir.

Şu anda ülkemizde ve bütün dünyada COVİD-19 salgını adeta hayatı durdurmuş durumda, salgına yakalananların bir bölümü sağlık kuruluşlarında tedavi edilmeye çalışılıyor ve maalesef bir çok kayıp yaşanıyor. Bu tür salgınlar için halk sağlığını korumak maksatlı ulusal sağlık kurumu olarak düşünülmüş olan Hıfzıssıhha ise bugün artık yok.

2004 yılında ise Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatıldı.

Cumhuriyet’in büyük yokluklarla kurduğu ve harikalar yarattığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı ise 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapatıldı.

Neden gerek duyuldu? Nasıl kuruldu? Yapısı ve mimarisi nasıldı? Neler yaptı? Halk sağlığına nasıl katkı verdi? En önemli sorulardan biri de; Neden kapatıldı? Bunları bilmek zorundayız.

1928 yılında halk sağlığının korunması amacıyla kurulan, aşı üretiminde örnek kuruluş olan Hıfzıssıhha’nın Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yeri vardır ve bu kuruma hala çok büyük ihtiyaç vardır.

Korona Virüsü Salgını’ndan çıkarılan dersle köklü bir devlet olmanın gereği yerine getirilmeli ve Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi yeniden açılmalıdır.

 

Exit mobile version