Getting your Trinity Audio player ready... |
Ankara’nın çok değerli Belediye başkanlarından Vedat Dalokay 1970 yıllarda başkentin Doğal yapısını anlatırken şehrin tepelerle çevrili bir çanakta kurulduğunu söyleyerek, artan nüfusla birlikte ısınmanın kömür ve fuel oil gibi yakıtlarla yapılması sonucu hava kirliliğinin arttığını vurgulamıştı. Bu kirliliğe dikkat çeken Rahmetli Dalokay çözümler arayışında Ankara’nın yeni yerleşim alanları oluşturulması gerektiğini belirterek şehrin kenarlara doğru genişlemesi önermişti. Bu yönde yaptığı hazırlıkların ilk projesi de Batıkent Toplu Konut alanı olmuştu. Ali Dinçer ve Murat Karayalçın bu projenin hayata geçirilmesine önem verdiler. Bu konut projesi Murat Karayalçın’a 1987 yılında Dünya Konut Yılı Ödülünü kazandırmıştır. Ancak çeşitli Kooperatiflerin oluşturduğu üst birlikler ile Büyükşehir Belediyesi ile Yenimahalle Belediyesinin bu ödüllü projeye ne kadar bağlı kaldıkları hala tartışılmakta. Özellikle Yenimahalle Belediyesinin bu projeyi ne kadar koruyabilmiştir? Sorusu da sıcabatıkent,modern şehirklığını sürdürmekte…
Dalokay ile başlayan proje, modern bir “kent kimliği” nasıl olmalıdır? sorusundan yola çıkılarak hazırlanmıştı. Kooperatifleşmeyle birlikte konutlar yapıldıkça Batıkentliler imar planıyla ayrılan Açık Yeşil Alanların, Parkların, Sinema, Tiyatro, Kitabevi vb Sosyal Kültürel Alt Yapı arsalarının yapılandırılmasını talep etti. Ancak Murat Karayalçın’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığını bırakması, yerel seçimde SHP adayının CHP adayının Ali Dinçer’in aldığı sınırlı sayıdaki oyu ile Belediye başkanlığını İ. Melih Gökçek’e verilmesi Batıkent projesinin zarar görmesine neden oldu. Melih Gökçek bu modern kent projesine sahip çıkmayıp, halkını kendisine ‘’oy vermediği’’ gerekçesiyle Batıkent’e yerleşenleri adeta cezalandırır gibi davrandı. Başta ulaşım ve diğer hizmetler geciktirmesi ve yapmaması sonraki süreçte Batıkent halkının politik bir tercihe yönlendirdi. Bu tercih sonucu Ahmet Duyar geldi. Ancak bu değişim Batıkent’in Kent Merkezindeki kıymetli Açık Yeşil Alanları, Sosyal ve Kültürel Arazileri kent rantına yönelik planlarla yağmalanmasına neden oldu. Hali hazırdaki belediye başkanı dönemine gelindiğinde, Karşıyaka ve Şentepe semtlerinin tepeleri apartmanlarla adeta Çin Seddine dönüştü. Çayyolu Semti imar plan değişiklikleri günlerce basında CHP’nin bir iç kavgası gibi gösterilerek kapatıldı. Batıkent Açık Yeşil Alanları, İmar Adaları arasındaki Yeşil Kuşakları, Parkları, Rekreasyon ve Mesire Alanları Belediyenin politik gücüyle imar kanunu ve mevzuatları bir kenara itilerek ‘’ abimiz hizmet getiriyor’’ görüntüsü altında özel okul yapımı, plansız havasız sağlık ocağı yapımı, yeni mesken arazileri oluşumu gibi işlemlerle planlama amaçları dışında müteahhitlere verilmekte…
İstanbul yolundan Ankara’ya girişte kent ziyaretçisi Ağaçlık ve Mesirelik Alanları ve Parklarıyla modern bir kaliteli bir kent yerine betonla kuşatılmış sitelerin olduğu ve yüksek katlı konut ormanların bulunduğu bir bozkırla karşılaşmaktadır. Aynı durum Eryaman’dan Turgut Özal Mahallesine ve Çevre yoluna gelindiğinde de görülmektedir. Atatürk Orman Çiftliği ve TED arazilerinin de konut arazilerine yönelik biçimde imar planlarının değişimi ve dönüşümü betonlaşmanın diğer örnekleridir
Batıkent’i bu kenti rant yağmasını yürüten siyasal-politik güçlerden kurtarmamız gerekmektedir. Mekân olarak doğa ile iç içe olması gereken kentin kimliğinin yok edilmesine karşı olmalıyız. Bunun yolu da dayanışma içerisinde birliktelikler kurmamızdan ve geliştirmemizden geçmektedir. Saygılarımla…
Mustafa YILDIRIM