Getting your Trinity Audio player ready...
|
Yurt dışından her gelişimizde daha da çökmüş bulduğum Türkiye toplumunu, gerileyen kafa yapılarını, kutuplaşmalarda ki dar kafalılığı, üzerinde inat edilen şeyler konusunda görüşsüzlüğüyle.. bütünüyle anlatmak olanaksız. Fakat Türk toplumunun giderek düşünemez bir toplum haline geldiğini çekinmeden ileri süreceğim. Düşünmek, muhakeme etmek, bir sorunun ya da önerinin anlamını kavramak, onu birkaç açıdan ele almak, bir ölçüde çözümlemek, soruna ya da öneriye alternatifler aramak, zıddını tahayyül edebilmek..(hayalde canlandırmak, düşlemek) vb. Düşünmeyle ilgili bütün yöntemlerden, melekelerden uzak, kör bir inat, boyutsuzluk, derinlik sizlik, hep kendini haklı bulan boş bir gurur, direnme, sertlik.. dedikoduya dayanan bir düşünce hayatı. Öne sürülen düşüncenin ardındaki, keşfettikleri sözde menfaat bağını hemen buluyorlar ve onunla suçluyor seni. Sadece hayal gücü olmayan değil, muhakeme gücü de olmayan büsbütün düşüncesiz bir toplum haline almış; sadece kısa vadeli günlük çıkar! Temel bir kültürü olmadığı için, oradan oraya söylentilerle, iftiralarla, anlayışsızlıklarla yönlendirilen bir halk. Para oyunlarıyla ayakta kalmaya çalışan insanlar. Arsız, yalancı, şantajcı bir mass mesia. Tv’den o Tv’ye koşan aynı insanlar. Anlatması zor. Meksika gibi çöküyor. Baş rolde de siyasi yapının körlüğü, eksikliği, siyasi partilerin ve siyasilerin, sorunun aslını görmekten kaçınan ikiyüzlülüğü. Bunlar hem askerler tarafından yönetilmeyi kabul ediyorlar, hem arsızlıkla bu durumlarını görmezden geliyorlar. Hem de görüşsüzlüğün esas kaynağını teşkil ediyorlar.
Toplumsal gerçekleri görmeyen, görmek istemeyen, hatta yadsıyan bir millet olduk sanki!. Yalnız toplumsal değil, bilimsel gerçeklere de sırt çeviriyor ve bütün bunları kendi görüş açımızdan-ve yanlız bu açıdan- değerlendirip yorumlamak yolunu tutuyoruz:
Yaşamın her alanında inanılamayacak ve anlatılamayacak kadar ahlaksızlık ve yalancılık hakim olmuş. Bir türkümüz de söylenildiği gibi “Sağım yalan solum yalan ” olmuş…
En kötüsü yakınım, dostum, arkadaşım dediğiniz kişilerin hilekarlığı ve ikiyüzlülüğü çok acı geliyor!…
Bu arada bir de kaç tespit yapmak istiyorum. Türkiye içine kapalı bir ülke durumundadır. Aslında politize olmak bakımından Türkiye’nin taşrası taşra olmaktan çıkmıştır. Fakat dünya ile ilişkiler, dünyadan haberdar olma bakımından Türkiye tümüyle dünyanın taşrası haline gelmiştir. Bu kadar ülke dolaştım, Türkiye kadar dünyadan kopuk bir ülkeye rastlamadım. İletişim çağında içe kapalı eğitim ve kültür politikası yürütmek olanağı kalmamıştır. Bir sel gelecek onun önünde fazla direnilemez..
Bu kokuşmuşluğu, ahlaksızlığı, yalancılığı silip süpürecektir…
Hele Türk İnsanını, Anadolu halkını başkaları ile karşılaştırma olanağını her günkü yaşantıda bulmak ve aradaki farkı gözlemlemek ise gerçekten değişik bir olgu. Bu ülke bir çelişkiler ülkesi. Bir yandan duygusallığın fedakarlık aşamasını, sevgilerin en derin halini yaşarken, bir taraftan da bencilliğin en aşırılığını, zalimliğin en çekinmezini yaşayabiliyoruz.