Getting your Trinity Audio player ready... |
Bu yazı rahmetli Uğur MUMCU tarafından kaleme alınmıştır. ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)
Barzani’nin referandum çıkışının arkasında İsrail vardır.
Anlaşılmıştır ki, İsrail ABD’nin de desteğini arkasına alarak,
kendi güdümünde bir Kürdistan devletinin kurulmasını istemektedir.
İsrail’in bu amacının altında yatan esas gerekçesi,
su kaynaklarına ulaşmak ve su kaynaklarına egemen olmaktır.
Yani bana göre İsrail’in esas hedefi,
Türkiye topraklarından doğan ve akan
Fırat ve Dicle’ye sahip olmaktır.
Başka deyişle;
BOP projesinin temelini oluşturan hedef/amacın,
Orta Doğuyu karıştırıp kukla bir Kürt devleti oluşumunu sağlayarak, İsrail’in su kaynaklarına ulaşabilmesini hedeflemektir aslında.
Bahçeli referandum olursa savaş açarız diyerek,
her zamanki gibi mikrofon kabadayılığıyla,
mangalda kül bırakmayarak gürlüyor.
Yahu kardeşim Barzani hem de Türksat üzerinden
yayın yapan TV kanalından gösterilen haritada,
bizim 22 ilimizi kendisininmiş gibi yıllardır yayınlayıp duruyor.
Görmüyor musun?
Savaş diyeceğine kankana Türksattan bu yayını kaldırın desene!
Barzani’yle Ticari ilişkileri durdurun desene!
Barzani’nin Türkiye’deki şirketlerini kapatın desene!
Habur kapısını kapatın desene!
Barzani’nin Türkiye’deki boru hattı üzerinden ihraç ettiği petrolü, vanaları kapatarak durdurun desene!
Bu uygulamaları hayata geçirerek
Barzani’nin elini kolunu bağlayın desene!
Savaş diyeceğine ekonomik yaptırımları devreye sokun ve
Barzani’nin ekonomik gücünün yollarını keserek,
Barzani’yi izole edin desene!
Aslında:
Kuzey Irak’ta referandum hamlesi Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e girmesinin de önünü açıyor.
Çünkü:
Kuzey Irak’taki referandumla Irak’ın toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye 1926 Ankara Anlaşması’ndan doğan haklarıyla
Musul ve Kerkük’e girebilir.
Mısak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul,
1926 yılında yapılan Ankara Antlaşmasıyla
toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.
Irak’ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan
Ankara Anlaşması’na göre, bugün bölünmüş yapısı ve
bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi
Türkiye’nin haklarını kuşkusuz gündeme getirir.
Kim bilir? Belki de hükümetimiz,
bu seçeneği devreye sokup,
Musul ve Kerkük’e girmeyi planlıyor.
Ama ilk etapta alel acele savaşa girmeye gerek var mıdır?
Demem o ki ve bana göre:
Barzani sorununu öncelikle
Irak hükümetinin halletmesi beklenilmeli,
eğer Irak hükümeti Irak’ın toprak bütünlüğünü sağlayamazsa,
işte o zaman Ankara Antlaşmasının hükmünü uygulamak amacıyla, savaş o takdirde düşünülmelidir.
Bahçeli’ye demem o ki;
savaş deyip niye ucuz kahramanlık yapıyorsun?
Önce seçenekler değerlendirilmeli ve
dediğim gibi savaş kaçınılmaz olursa,
o takdir de ancak savaş da düşünülmelidir.
Yani Bahçeli efendi sen sen ol,
kankandan önce seçenekleri uygulamasını iste!
***
Rahmetli uğur Mumcu,
Kürt dosyası üzerine araştırmalarda bulunuyordu.
Mumcu suikastten iki hafta önce yazdığı köşe yazısında,
Barzani ailesi ile MOSSAD ilişkisini anlatmıştı.
24 Ocak 1993 tarihinde bir suikast sonucu yitirdiğimiz
gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun yaşamının son günlerinde yazdığı,
İşte o yazısı…
“MOSSAD ve Barzani
Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu
her gün biraz daha anlaşılıyor.
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür.
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile
ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.
Kimse bu ilişkiye hayır olmadı diyemiyor.
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da
MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.
Kitap, İngiliz The Guardian Gazetesi’nde
1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan
Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde kitabın yayından önce
İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra,
MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327),
Mısırlı ünlü gazeteci Hasan El-Heykel’in
İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla
Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu
1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.
1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da
İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor.
1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor.
bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından
Kürdistan Demokratik Partisine
üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda,
ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor.
Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski Bakanı
Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.
MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşkesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.
Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç: Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)
Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği,
ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)
70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor.
Körfez Savaşı sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin
Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler,
şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek
bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesut Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek
yardım istediği yazılıyor.
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek…
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek…
İlgi belli…
İlişki de belli…
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa
ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da
dünya bu savaşın farkında değil mi?”
Uğur MUMCU, ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)