Getting your Trinity Audio player ready... |
Batılı hukukçuların inancı şöyle:
“Türkiye’de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetmiştir. Hukukun olmazsa olmaz kuralı, kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış, hukuk iktidara bağımlı hale gelmiştir.
Bu durum evrensel hukukla asla bağdaşmamakta, bunun sonucu olarak, insan hakları ihlalleri artmaktadır”.
“Mahkemelerin Anayasaya uygun olmayan kanunların tatbikten imtina edebilecekleri tezini ilk defa 1803’de tam bir vuzuhla ortaya atan hâkim John Marshall, Birleşik Amerika tarihinin en ünlü simaları arasında yer almıştır.
Bilhassa hür memleketlerin tarihinde adliyeye şeref veren bu gibi sayfalar çoktur. Bazı açıklamalar ve utandırıcı sayfalar olduğu gibi.”
Fransız ihtilalı sırasında Mart 1793’de askeri durumun kötü bir seyir almasından telaşa düşen bazı liderler, ihtilal aleyhtarı cereyanları bastırmak üzere hususi bir mahkeme kurulmasını teklif ettiler.
Danton bu fikrin hararetli taraflarından biriydi. Hasımlarımızı korkutmalıyız; ihtilalin düşmanlarını yıldırmalıyız diyordu. Bir yıl geçmeden kendiside bu mahkemenin sayısız kurbanları arasına katıldı. Tarih, hapsedildiği hücrede vicdan azabından kıvranan Danton’un İhtilal Mahkemesini kurduğu için Allahtan ve İnsanlardan af dilerim diye haykırdığını yazıyor. (M.Rousselet,Histoire de la Justice s.70)
İhtilal devrinin en insafsız savcılarından biri olan Fouquier – Tin Ville de günün birinde işlemesine yardım ettiği zulüm makinesinin eline düştü. Binlerce masumu mahkûm etmiş olan bu adamı giyotine götüren araba, Adliye Sarayından ayrılırken, meydanı dolduran halk “Yaşasın adalet” diye haykırıyordu.”
Türkiye, çağdışı, gerici radikal bir değişim süreci yaşıyor. Ülkemizin sadece ekonomik yapısı değil, siyasal yapısı da çökmüş durumdadır.
İnsanlarımız, ülkemizin neredeyse Kurtuluş Savaşı yıllarındakine benzer bir süreçten geçtiğinin farkındalar mı?
Çağın gerekleri ve çözümünü, yeni toplumsal güçler gösterecek ve getirecektir. Yeter ki artık bir araya gelip kabuğu çatlatsınlar, güçlerini ve seslerini ortaya koysunlar.
Türkiye’ye huzur ve barış ancak böyle gelir. Türkiye ekonomik ve siyasal bunalımdan kurtuluş için gerekli ulusal gücü de ancak öyle harekete geçirebilir.
Türkiye de bir kesim: Cumhuriyete düşman, Atatürk’e düşman, özgür düşünceye, özgür yaşama düşman, Hakka Hukuka düşman, bilime gelişime sanata, tarihe, güzelliğe düşman… sevgiye hoşgörüye ve anlayışa uzak, Paraya betona ve asfalta dost, korku, şiddet ve zulme arkadaş… Ama Suya düşman, ağaca düşman, hayvana, doğaya düşman tavrını anlayamıyorum, gerçekte kime ve neye düşman?
Bu kesim Kendine düşman olmasın?
Cezmi Doğaner
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı