Getting your Trinity Audio player ready... |
Evet, bu düzen hep bozuktu; hep derin bir eşitsizlik, yolsuzluk, sınırlandırılmış demokratik haklar, baskılar, bitmeyen darbeler vb. ile maluldü. Ama bugün artık düzeni tariflemek için bozuk kelimesi kifayetsiz kalıyor. Sistem her bir köşesinden tel tel dökülüyor. Emekçiye karın tokluğuna patronları zengin etmek için ömür tüket deniliyor. Yeni üniversite mezunlarının yarısından fazlası asgari ücretle işe başlıyor. İşsizlik almış yürümüş. Çeteler dışarı salınmış. Eğitim bitmiş. Gelir yok, güvence yok. Çekirge sürüsü gibi ülkenin kaynaklarını yağmalayan iktidar, itiraz edenin sesini kısmak için sopa sallıyor. İş cinayetlerinde ölenlerin ardı arkası kesilmiyor. Kadınlar can derdine düşmüş. Kürtler baskı altında… Keyfiyetin, zorbalığın, adam kayırmacılığın ele geçirmediği yer kalmamış. Yolsuzluk desen gırla. Yaşamı her köşesinden kuşatmak isteyen iktidar kendisi gibi olmayana nefes alma hakkı tanımıyor. Bu gidişe bir dur denmezse gelecek daha da karanlık olacak.
Öyleyse bugün değilse ne zaman?
Sosyalistler emekçi halkın, ezilenlerin, gençliğin tek umududur.
Bu beylik bir güzelleme değil; bugünün gerçekliğine denk düşen tam da bu!
Evvela fiziksel olarak kendi bekası için her şeyi göze almış bir iktidarın pervasızlığına direnç yaratabilecek enerji, kararlılık sadece sosyalistlerde var. Sadece sosyalistler sokağı bırakmıyor; mahalle mahalle çalışacak enerji ve özveriye sahip; korkmuyor; geri çekilmiyor.
Sadece sosyalistler Alevisi-Sünnisi, Türkü-Kürdü, laiki-muhafazakarı ile farklı kökenlerden emekçi halkı harekete geçirebilir. Sadece sosyalistlerin çizgisi olan emekçilerin birliği ve radikalizmi bunu başarabilir. Çoğunlukla AKP’yi destekleyen büyük kentlerin varoşlarında emekçi hareketi kendisini gösterdiğinde sadece AKP değil, TÜSİAD’ı MÜSİAD’ı ile bütün kapitalistler ve burjuva partiler tir tir titreyecekler.
Unutmayalım toplumda tam olarak hedefe yönelmese de derin bir hoşnutsuzluk var. AKP, kriz havasını dağıtmak için ülkeyi krediye boğsa da Ayasofya gibi hamlelerle gündemi değiştirmeye çalışsa da işçi, küçük esnaf, vatandaş krizi sonuna kadar yaşıyor. Hayat pahalılığı, işsizlik, geleceksizlik aldı yürüdü. Halk faturayı iktidara kesiyor, ama AKP’deki gerileme çok ağır seyrediyor. Çünkü burjuva muhalefetin sömürü sisteminin restorasyonundan, burjuva normalleşmeden başka bir programı yok. AKP gitsin de aynı sömürü düzeni daha sağlıklı işlesin diyenlerin emekçileri kazanmaya gücü yetmez. Böyle bir muhalefet AKP’nin suni gündemlerini, kutuplaştırma siyasetini aşamaz; emekçileri birleştiremez, kendisine çekemez, harekete geçiremez.
Bu yüzden AKP’den kurtulmak isteyen ilericileri uyarıyoruz: Seçimlere bel bağlamak büyük bir tuzaktır; pasiflik ve beklegörcülük büyüyen tehlike karşısında elleri kolları bağlı aciz bir şekilde seyretmek demektir. Ülkenin, senin ve çocuklarının kaderi çizilirken öylece oturup bekleyemezsin. Tek çıkış yolu olarak sandığı işaret edenlerin ipiyle kuyuya inilmez. Yarının ne getireceği belli değil. Unutma, bu topraklarda sadece dişe diş örgütlü mücadeleyi göze alanların bir geleceği olabilir.
SEP Ne Öneriyor, Farklı Ne Yapacak?
SEP, emekçi mahalleleri ve sanayi havzalarında yaptığı çalışmalarla işçilerin harekete geçmesi için çalışıyor. Herkes bilmeli: Bu bölgelere emekçi programı etrafında ne bir parti, ne de bir sendika uğramış. Oysa emekçiler hayatlarına dokunduğunuzda hemen canlılıklarını ortaya koyuyorlar. Birleşmeleri ve haklarını aramaları durumunda ülkenin kaderi değişecektir. Bu yüzden SEP’in büyümesi ve emekçi bölgelerindeki gücünü artırması hayati önemdedir.
SEP gençlik içerisinde yetiştirdiği sosyalist kadrolarla varlık gösterdiği üniversitelerde, kent merkezlerinde ve emekçi semtlerinde moralli bir güç olarak yorulmak bilmeyen bir mücadele örgütlüyor. Unutmayalım gerçek hayat oy-seçim hesaplarından çok daha fazlasını ifade eder. ODTÜ’nün savunulmasından Kaz Dağları’ndaki direnişe, kadınların eşitlik mücadelesinden baroların direnişine kadar hayat aktif mücadeleyle ve örgütlülükle belirlenir.
SEP, solda egemen olan kültür-kimlik-yaşam biçimi siyasetine karşı çıkar. Ancak farklı yaşam biçimlerinden ve kökenlerden emekçiler biraraya gelirse hayatı değiştirebiliriz. Bu da ancak sınıf mücadelesi ile mümkündür. SEP’in ayırt edici özelliği devrimci sınıf mücadelesidir.
SEP, dar grupçuluğa, kör rekabete, pasifliğe ve bürokratizme karşı birlikte aktif mücadeleyi esas alır. Sosyalist mücadelede yeni bir kültürün oluşması için mücadele eder. Emekçilerin, gençliğin, kadınların somut taleplerini oluşturup bunlar için birlikte omuz omuza mücadele edebilmek Türkiye’de sol ve sosyalizmin atılım yapmasını mümkün kılacaktır.
Unutma! AKP iktidarının her geçen gün artan ve toplumsal muhalefeti umutsuzluğa iten cüreti sessizliğimizden, dağınıklığımızdan, örgütsüzlüğümüzden geliyor. Toplumda ne zaman ki güçlü bir tepki yükselsin iktidar o konuda hemen geri adım atmak zorunda kalıyor. Elbette ki tek başımıza zayıfız, hızla umutsuzlaşmaya açığız. Ancak birlikte güçlüyüz. Ancak toplumun gerçek özneleri olan emekçilere temas ettiğimizde güçlü bir etki yaratabilir; toplumsal bir güç olabiliriz.
Zaman başımıza gelenlere, geleceklere ah-vah etmenin değil! Evimizin konforundan, kendi bireyciliğimizin kabuğundan sıyrılıp kolektif bir kavganın sıcaklığında emek ve özveriyle geleceği ilmek ilmek örme zamanı!
SEP olarak sosyalizm mücadelesini tekrar emekçi kavgasıyla bir etmek için, bu iktidara dur demek için korkmadan, yorulmadan, usanmadan çalışmaya talibiz.
Gel sen de SEP saflarında yerini al; sosyalizm kavgasına omuz ver.
Devrimci teoriyle örülmüş bir akılla; yetti artık diyen bir heyecan ve enerjiyle; AKP’nin gitmesi yetmez, sadece bu ülkede değil tüm dünyada insanlığa zulüm demek olan kapitalizmi yok etmek istiyoruz diyen bir kararlılıkla;
MÜCADELE EDERSEN HER ŞEY DEĞİŞİR!