Getting your Trinity Audio player ready... |
İnsanlık, milyarlarca emekçinin vahşi sömürüsüyle yaratılan dev kaynakların, bir avuç sermayedara hizmet ettiğine tanık olmuştur. Uygarlık tarihinde hiçbir zaman bu kadar az sayıda insan, bu kadar çok sayıda insanın sömürüsünden elde edilen devasa bir birikime sahip olmamıştır. Zenginle yoksul arasındaki uçurum tarih boyunca hiçbir zaman bu kadar büyük bir derinliğe ulaşmamıştır. Esas motoru kar hırsı ve rekabet olan kapitalist sistemin çarkları döndükçe emperyalist savaşlar, açlık, yoksulluk, katliam, ırkçılık, yabancılaşma, şiddet, çürüme, bencillik, çevre felaketleri ve insanlığın başına bela olan daha nice kötülük yaşamın doğal parçalarına dönüşmüştür. İnsanlık yüz yıllar boyunca, daha önce hiçbir zaman yaşamadığı kadar katliam yaşamıştır. Kapitalistlerin, milyonlarca insanın katledildiği Nazi ölüm kamplarını dahi yaratabilecekleri, nükleer bombaları büyük kentler üzerinde deneyebilecekleri görülmüştür.
Günümüz dünyasında ise barbarlık yoğunlaşarak devam etmektedir. Kapitalist tahribat, insan varlığını ve yeryüzünü tehdit eder bir noktaya ulaşmıştır. Kapitalistlerin o çok övündükleri demokrasilerinin, en ileri örneklerinde bile orta oyunundan başka bir şey olmadığını biliyoruz. Paranın açamadığı kapı bulunmamaktadır. Kitle haberleşme aygıtlarını kapitalistler denetlemektedir, burjuva partiler dev kaynaklarıyla siyasi tekellerini oluşturmaktadır, seçim sistemleri her daim onların hizmetindedir ve asıl kararlar, asla yasama organlarında değil, kapalı kapılar ardında emperyalist-kapitalist güçler ve onların karanlık silahlı unsurlarınca alınmaktadır. Kapalı kapılar ardında çevrilen dolapların çok daha açık ve sıradan bir hal aldığı, askeri darbe ve muhtıraların havada uçuştuğu, derin devlet uygulamalarının, baskı ve işkencenin günlük meselelere dönüştüğü az gelişmiş kapitalist ülkelerde bu orta oyunu çok daha gülünç bir hal almaktadır.
Kapitalizm, sanıldığının aksine, yıkılamayacak bir sistem değildir. Kapitalist sistemdeki derin çelişkilerin yarattığı sınıf savaşımı; ekonomik krizler ve emperyalist savaşlar sürecinde erekselleştiğinde kapitalist düzeni sarsar. Kapitalizmin kendi içsel çelişkileri yıkılışının zeminini hazırlamaktadır. Ayrıca, kapitalizmin alternatifi kurulabilir. Vahşi rekabet yerine iş birliği, piyasa anarşisi yerine demokratik planlamanın hayata geçirildiği bir düzen inşa edilebilir. Bugün çok uluslu şirketlerde tepeden tırnağa en ince ayrıntısına kadar inen planlama, pekâlâ mal ve hizmetlerin dünya ölçeğinde nasıl dağıtılacağı sorusunun da cevabını vermektedir. Toplumsal görevler herkese paylaştırılırken, toplumsal kararlar demokratik olarak alınabilir. Yani kapitalizmin alternatifi vardır; bu da sosyalizmdir. Üretim araçlarının gelişkinlik düzeyi çoktandır bunun için elverişlidir, dünyadaki mevcut üretim düzeyi, kısa bir çalışma saatiyle herkesin ihtiyaçlarının fazlasıyla karşılanabileceği düzeydedir.